sirk

Şirk Nedir ve Şirk Çeşitleri Nelerdir?

yazan Arif Ağırbaş
Bu yazıyı beğenin

Aufrufe: 524

Şirk nedir ve şirk çeşitleri nelerdir?

Şirk kelimesi, ortak koşmak (ortaklık) demek, «tevhîd» kelimesinin zıddıdır. Şerik ise, ortak demektir. Çoğulu «Şüreka»‘dır. Kur’an-ı Kerîm’de insanlar, tevhide, yani Allah’ı birlemeye davet edilmişler, O’na gerek zâtında, gerek sıfat ve fiillerinde başkalarını şerik, yani ortak kılmaktan, yalnız Allah’a mahsus olan ibâdette başkalarını O’na ortak etmekten şid­detle menedilmiştir.

Bu sebeple Kur’an-ı Kerîm’de; “Şirkin pek büyük bir günâh ve zulüm olduğu.” (Lokman, 13) ve Hak Teâlâ’nın “Kendisine şerik koşulmasını asla affetmiyeceği, bundan başka olan günahları dileyeceği kimseler için affedeceği bildirilmektedir.” (Nisa, 48) Çünkü insan, Allah’ın yer­yüzündeki halîfesi (vekili)’dir. Zira yeryüzündeki her şey onun emrine ve hizmetine verilmiş, onun idaresine terkedilmiştir. (Bakara, 29-30) Öyle ise nasıl olurda, kâinatı idare etmek için yaratılan insan, kendisi gibi veya kendi hizmetinde olan şeylerin bazısını ilâh olarak kabul ederek Allah’ı bırakıp, ona ibâdet eder veya onları Allah’a şerik koşar?

İşte şirk insanı bu şekilde alçaltacağı ve Allah’ın onun için tak­dir ettiği yüksek ve şerefli mevkii idrak ederek O’na ulaşmasına en­gel olacağı içindir ki, günahların en ağın olduğu ve Allah Teâlâ’­nın, kendisine şirk koşan bu gibi insanları asla affetmiyeceği bil­dirilmiştir.

Şirkin Çeşitleri:

Şirkin birçok çeşitleri vardır.

1. Şirk-i İstiklâlî:

Şirk çeşitlerin en açığı; güneş, ay, yıldızlar gibi semavî var­lıklara, tabiat kuvvetlerine, yan veya tam ilâh zannedilen insanla­ra, hülâsa, Allah’tan başka canlı veya cansız varlıklara tapınmak ve onlara ibâdet etmektir. Şirkin bu şekilde; Allah’ı bırakarak; bir veya daha çok varlıkları ilâh veya ilâhlar olarak kabul edip on­lara tapınıldığından, bu türlü şirke, «Şirk-i İstiklâli»denmiştir.

Hayır kaynağı olarak bir «hayır ilâhı», şer kaynağı olarak da bir «şer ilâhı»olduğuna inanan ve bu iki ilâha tapan «Seneviyye ve «Mecûsiler»’in şirki, bu şirke dahildir. «Zerdüşt» dininde olduğu gibi.

2. Şirk-i Teb’iz:

Şirk-i Teb’iz denilen bu şirk çeşitinde ise; Allah’a inanmakla beraber, O’na başka şeyleri şerik (ortak), koşmak, yâni, ilâh olduğuna inanılan diğer varlıklarını da Yüce Allah gibi ulûhiyet sıfa­tıyla muttasıl olduğuna inanmaktır. Hristiyanlıkta sonradan uydu­rulup icad edilen “Teslis” akidesi, bu nev’i bir şirktir. Çünkü onlar Hz. îsa’ya oğul, Hz. Meryem’e Ruhu’l – Kudüs adını vererek Oğul veya Ruhu’l – Kudüs’ün de bizzat Allah gibi kâdir-i mutlak ve âlim-i mutlak olduğunu sanmakta ve böylece Baba, Oğul ve Ruhu’l – Kudüs gibi üç başlı bir ulûhiyete inanırlar

3. Şirk-i Takrîb:

Şîrk-i Takrîb, adı verilen üçüncü çeşit şirkte ise; bu âle­min yaratıcısının bir olduğu kabul edilmekle beraber, «O’na yakın­lığı temin etmek ve O’nun katında şefaatçi olmak üzere Allah Teâlâ’yı bırakarak O’ndan başkasına, yani putlara ve heykellere tapmak, hiçbir fayda veya zarar veremiyecek olan bu cansız ve kıymetsiz eşyaya ibâdet etmektir.” “Veseniyye”, yani  “Putperestlik” denilen bu şekil, en âdi, kötü ve gülünç şirk şekli olması ve İslamiyetin zuhuru sırasında bütün dünyada salgın halinde bulunması sebebiyle, Kur’an-ı Kerîm’de en ağır kelimelerle sık sık zikredilmiş ve bu sapık inanç şiddetle yasaklanmıştır. (En’âm, 71. 136-138, 139; İbrahim, 30; Ankebut, 25; Araf. 191, 132. 195, 197; Hacc, 12. 13. 73; Meryem, 81: Furkan, 3: Sebe’, 21; Fatır, 13. 14, 40; İsrâ, 56.)

Şirkin diğer bir şekli de; bir kısım insanların kendi ara­larından bazılarını “Rabb” olarak kabul etmeleri, onlara körü kö­rüne inanarak Allah’ın emir ve nehiyleri yerine, onların emrettik­lerini yapmaları, yasak kıldıklarını da yapmamalarıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de, Yahudilerin hahamlarını (yani kendi din adam­larım), Hıristiyanların da rahiplerini Allah’dan başka birer Rabb edindikleri, yani emir ve yasaklarını bırakarak, kendi din adamla­rının emir ve yasaklarını tuttukları, halbuki bir tek Allah’a iba­detle emredilmiş oldukları beyan edilmektedir.(Tevbe, 31)

Şirkin en kapalı görülen bir şekli de, yine Kur’an-ı Ke­rîm’de bildirilen, insanın kendi heves ve süflî arzularına körü körü­ne uymasıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Kendi heves ve arzularım mâbûd edinen kimseyi gördün mü?..” buyurulmak suretiyle bu gibiler kötülenmişlerdir. (Furkân, 43)

Allah’a şirk koşmanın bütün bu nev’ileri, bilhassa putperest­lik, güneş, ay ve yıldızlara ve tabiat kuvvetlerine, iki veya daha çok ilâha tapmak ve Hristiyanların teslis akidesi, Kur’an-ı Kerîm’de şiddetle reddedilmiş, hakîkî tevhîd inancı bütün beşeriyete telkin edilmiştir. Böylece gerçek itaat ve ibâdetin ancak Allah’a yapıla­cağı, Allah’ın emirlerini terk ederek, başka bir kimsenin emirleri­ne veya süflî arzularına itaat etmenin bir nevi şirk hükmünde ol­duğu, birçok âyetlerde beyan buyurulmuştur.

Allah cümlemizi ONA şirk koşmaktan muhafaza buyursun. Amin

 

 

 

- Yorumunuz -

BU YAZILAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

- Bu yazıyı beğendiyseniz paylaşın lütfen -
Share via
Send this to a friend