Aufrufe: 574
Şirk nedir ve şirk çeşitleri nelerdir?
Şirk kelimesi, ortak koşmak (ortaklık) demek, «tevhîd» kelimesinin zıddıdır. Şerik ise, ortak demektir. Çoğulu «Şüreka»‘dır. Kur’an-ı Kerîm’de insanlar, tevhide, yani Allah’ı birlemeye davet edilmişler, O’na gerek zâtında, gerek sıfat ve fiillerinde başkalarını şerik, yani ortak kılmaktan, yalnız Allah’a mahsus olan ibâdette başkalarını O’na ortak etmekten şiddetle menedilmiştir.
Bu sebeple Kur’an-ı Kerîm’de; “Şirkin pek büyük bir günâh ve zulüm olduğu.” (Lokman, 13) ve Hak Teâlâ’nın “Kendisine şerik koşulmasını asla affetmiyeceği, bundan başka olan günahları dileyeceği kimseler için affedeceği bildirilmektedir.” (Nisa, 48) Çünkü insan, Allah’ın yeryüzündeki halîfesi (vekili)’dir. Zira yeryüzündeki her şey onun emrine ve hizmetine verilmiş, onun idaresine terkedilmiştir. (Bakara, 29-30) Öyle ise nasıl olurda, kâinatı idare etmek için yaratılan insan, kendisi gibi veya kendi hizmetinde olan şeylerin bazısını ilâh olarak kabul ederek Allah’ı bırakıp, ona ibâdet eder veya onları Allah’a şerik koşar?
İşte şirk insanı bu şekilde alçaltacağı ve Allah’ın onun için takdir ettiği yüksek ve şerefli mevkii idrak ederek O’na ulaşmasına engel olacağı içindir ki, günahların en ağın olduğu ve Allah Teâlâ’nın, kendisine şirk koşan bu gibi insanları asla affetmiyeceği bildirilmiştir.
Şirkin Çeşitleri:
Şirkin birçok çeşitleri vardır.
1. Şirk-i İstiklâlî:
Şirk çeşitlerin en açığı; güneş, ay, yıldızlar gibi semavî varlıklara, tabiat kuvvetlerine, yan veya tam ilâh zannedilen insanlara, hülâsa, Allah’tan başka canlı veya cansız varlıklara tapınmak ve onlara ibâdet etmektir. Şirkin bu şekilde; Allah’ı bırakarak; bir veya daha çok varlıkları ilâh veya ilâhlar olarak kabul edip onlara tapınıldığından, bu türlü şirke, «Şirk-i İstiklâli»denmiştir.
Hayır kaynağı olarak bir «hayır ilâhı», şer kaynağı olarak da bir «şer ilâhı»olduğuna inanan ve bu iki ilâha tapan «Seneviyye ve «Mecûsiler»’in şirki, bu şirke dahildir. «Zerdüşt» dininde olduğu gibi.
2. Şirk-i Teb’iz:
Şirk-i Teb’iz denilen bu şirk çeşitinde ise; Allah’a inanmakla beraber, O’na başka şeyleri şerik (ortak), koşmak, yâni, ilâh olduğuna inanılan diğer varlıklarını da Yüce Allah gibi ulûhiyet sıfatıyla muttasıl olduğuna inanmaktır. Hristiyanlıkta sonradan uydurulup icad edilen “Teslis” akidesi, bu nev’i bir şirktir. Çünkü onlar Hz. îsa’ya oğul, Hz. Meryem’e Ruhu’l – Kudüs adını vererek Oğul veya Ruhu’l – Kudüs’ün de bizzat Allah gibi kâdir-i mutlak ve âlim-i mutlak olduğunu sanmakta ve böylece Baba, Oğul ve Ruhu’l – Kudüs gibi üç başlı bir ulûhiyete inanırlar
3. Şirk-i Takrîb:
Şîrk-i Takrîb, adı verilen üçüncü çeşit şirkte ise; bu âlemin yaratıcısının bir olduğu kabul edilmekle beraber, «O’na yakınlığı temin etmek ve O’nun katında şefaatçi olmak üzere Allah Teâlâ’yı bırakarak O’ndan başkasına, yani putlara ve heykellere tapmak, hiçbir fayda veya zarar veremiyecek olan bu cansız ve kıymetsiz eşyaya ibâdet etmektir.” “Veseniyye”, yani “Putperestlik” denilen bu şekil, en âdi, kötü ve gülünç şirk şekli olması ve İslamiyetin zuhuru sırasında bütün dünyada salgın halinde bulunması sebebiyle, Kur’an-ı Kerîm’de en ağır kelimelerle sık sık zikredilmiş ve bu sapık inanç şiddetle yasaklanmıştır. (En’âm, 71. 136-138, 139; İbrahim, 30; Ankebut, 25; Araf. 191, 132. 195, 197; Hacc, 12. 13. 73; Meryem, 81: Furkan, 3: Sebe’, 21; Fatır, 13. 14, 40; İsrâ, 56.)
Şirkin diğer bir şekli de; bir kısım insanların kendi aralarından bazılarını “Rabb” olarak kabul etmeleri, onlara körü körüne inanarak Allah’ın emir ve nehiyleri yerine, onların emrettiklerini yapmaları, yasak kıldıklarını da yapmamalarıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de, Yahudilerin hahamlarını (yani kendi din adamlarım), Hıristiyanların da rahiplerini Allah’dan başka birer Rabb edindikleri, yani emir ve yasaklarını bırakarak, kendi din adamlarının emir ve yasaklarını tuttukları, halbuki bir tek Allah’a ibadetle emredilmiş oldukları beyan edilmektedir.(Tevbe, 31)
Şirkin en kapalı görülen bir şekli de, yine Kur’an-ı Kerîm’de bildirilen, insanın kendi heves ve süflî arzularına körü körüne uymasıdır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Kendi heves ve arzularım mâbûd edinen kimseyi gördün mü?..” buyurulmak suretiyle bu gibiler kötülenmişlerdir. (Furkân, 43)
Allah’a şirk koşmanın bütün bu nev’ileri, bilhassa putperestlik, güneş, ay ve yıldızlara ve tabiat kuvvetlerine, iki veya daha çok ilâha tapmak ve Hristiyanların teslis akidesi, Kur’an-ı Kerîm’de şiddetle reddedilmiş, hakîkî tevhîd inancı bütün beşeriyete telkin edilmiştir. Böylece gerçek itaat ve ibâdetin ancak Allah’a yapılacağı, Allah’ın emirlerini terk ederek, başka bir kimsenin emirlerine veya süflî arzularına itaat etmenin bir nevi şirk hükmünde olduğu, birçok âyetlerde beyan buyurulmuştur.
Allah cümlemizi ONA şirk koşmaktan muhafaza buyursun. Amin
Almanya’da doğdu. Heidelberg Üniversitesi İslam Bilimi Bölümü mezunu. Askerlik için Türkiye’ye gitmiş ve askerlikten sonra Türkiye’de kalarak Bursa Uludağ Üniversitesinin Dış Tic. ve Uluslararası İlişkiler bölümlerini bitirdi. 2005 yılından beri Araştırmaları, fikir ve düşünceleri ile köşe yazılarında, okurları ile buluşmaktadır.