Hz.Hamza’nın Şehit Edilmesi

yazan Arif Ağırbaş
Bu yazıyı beğenin

Aufrufe: 653

Hz.Hamza’nın Şehit Edilmesi

 

Hz.Muhamed(s.a.v)’in amcası Hz.Hamza, Uhud Savaşına katılmış ve Habeş’li bir köle olan Vahşi tarafından şehid edilmişti.

Vahşi’nin, Umeyye ed-Damrî’ye, Hz.Hamza’yı şehid edişini şöyle anlattığı rivayet edilir:

– “Ben Rasûlullah (s.a.v.)’a -bunu bana sorduğu zaman anlattığım gibi- size de aynen anlatacağım. Ben Cübeyr b. Mut-im’in kölesi idim. .Amcası Tuayme b. Adiy, Bedir savaşında vurulmuştu. Kureyşliler Uhud’a yürüdüklerinde Cübeyr bana şöyle dedi;

– Eğer Muhammed’in amcası Hamza’yı amcama karşılık öldürürsen,sen özgürlüğüne kavuşursun!

Ben de halkla birlikte yola çıktım. Ben Habeş’li bir adam idim. Mız­rağı Habeşlilerin atışı gibi atardım. Çok az hedefi şaşırdığım olurdu. Halk, karşı karşıya geldiğinde ortaya çıktım. Hamza’yı gözetliyor ve ona bakıyordum. Nihayet onu topluluğun yanında gördüm.(çok hareketli olduğunu kastederek) Bozalak erkek deve gibi idi. Milleti kılıçtan geçiriyordu. Hiçbir şey ona karşı duramıyor. Ona dayanamıyordu. Ben onun için hazırlanıyor, onu hedefliyor ve ondan bir ağaç ya da bir taş ile gizleniyordum ki, bana yaklaşsın. Bu ara Siba’ b. Abdil-Uzza benden önce ona doğru gitti. Hamza, onu görünce ona: ‘Gel bana, ey dalakları kesen kadının oğlu!’ dedi ve hemen ona bir darbe indirdi. Vurmayı ve kesmeyi öyle hızlı yaptı ki, sanki kılıç hiç he­deften şaşmadı. Ben mızrağımı salladım. Nihayet ona vuracağıma tam kanaat getirdiğim anda mızrağı üzerine fırlattım. Göbeği ile kasığı ara­sına girdi. İki ayağının arasından da çıktı. Ağır ağır bana doğru yekin­meye başladı, nihayet olduğu yere yığıldı. Ben, onu ve mızrağımı böyle bıraktım. O da orada öldü. Sonra yanma geldim ve mızrağımı aldım. Da­ha sonra ordugaha döndüm ve orada oturdum. Artık işimi tamamlamış­tım. Yapacak başka bir şeyim yoktu. Çünkü onu da ancak özgürlüğüme kavuşayım diye öldürdüm. Mekke’ye geldiğim zaman özgürlüğüme kavuştum. Sonra Mekke’de ikamet ettim. Nihayet Rasûlullah (s.a.v.), Mekke’yi fethettiği zaman Taife kaçtım ve orada bekledim. Taif’in elçi­lik heyeti, Rasûlullah’ın yanına Müslüman olmak için gittikleri zaman bana bütün yollar kapandı. Kendi kendime dedim ki:

-Şam’a ya da Yemen’e veya herhangi bir beldeye giderim. Vallahi ben bu düşüncede iken bir adam bana dedi ki:

– Yazıklar olsun sana! Vallahi Muhammed, dinine giren ve şahadet getiren hiçbir kimseyi öldürmüyor!

Adam bunu bana söylediği zaman yola çıktım. Medine’ye Rasûlul­lah (s.a.v.)’in yanına geldim. Onun baş ucunda, ayakta hak şahadeti-kelime-i şehadet- ge­tiriyor olmamdan başkasını işitmedi, beni görünce dedi ki:

– Vahşi sen misin?

– Evet, ya Rasûlallah!

– Otur, bana Hamza’yı nasıl öldürdüğünü anlat!

Ben de onu size anlattığım gibi anlattım. Sözümü bitirdiğim zaman dedi ki:

-Yazık sana! Karşımdan kaybol ve seni hiç görmeyeyim!

Rasûlullah (s.a.v.)´dan her nerede olursa, uzak kaçıyordum ki, beni görmesin. Nihayet Allah onun ruhunu kabzedinceye kadar böylece kaç­maya devam ettim.

Müslümanlar, Yemame’nin sahibi Müseylemetü’l-Kezzab’a karşı savaş açtıklarında onlarla beraber sefere çıktım. Hamza’yı öldürürken kullandığım mızrağımı yanıma aldım. İki ordu karşı karşıya geldikleri zaman(sahte peygamber) Müseylemetü’l-Kezzab’ı elinde kılıç olduğu halde ayakta durur­ken gördüm. Onu tanıyordum. Vurmaya hazırlandım. Diğer taraftan da Ensâr’dan bir adam hazırlandı. Her ikimiz de onu hedefliyorduk. Mızra­ğımı oynattım. Nihayet tam hedefe vuracağıma kanaat getirdiğim za­man mızrağımı üzerine fırlattım. Mızrak onu saplandı. Ensâr’dan olan o adam da onun üzerine atıldı ve kılıçla vurdu. Artık hangimizin onu öldürmüş olduğunu Allah daha iyi bilir. Eğer onu ben öldürmüş sem, Rasûlullah (s.a.v.)’dan sonra insanların en hayırlısı olan Hamza’yı ve insanların en şerlisi olan o kafiri öldürdüm, sayılır.”

- Yorumunuz -

BU YAZILAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

- Bu yazıyı beğendiyseniz paylaşın lütfen -
Share via
Send this to a friend