yetim

Bayramı Hz. Muhammed Gibi Geçirmek

yazan Arif Ağırbaş
Bu yazıyı beğenin

Aufrufe: 113

Bayramı Hz. Muhammed Gibi Geçirmek

 

Şimdi biraz hayal gücünüzü çalıştırmanızı diliyorum değerli kardeşlerim. Arkadaşlarınızla ve akrabalarınızla bir yerde bayram sebebiyle toplandığınızı hayal edin ve yazdıklarımı o toplumda dinliyormuş gibi yapın. Sebebini sonra açıklayacağım inşallah:

Zaman, Medine zamanı.

Mescit’te, Kainatın efendisi Muhammed Mustafa (s.a.v) imamdır,  ardında gökteki yıldızlar misali ashabı kiram, cemaat olmuştur. Bayram namazı kılınmaktadır. Namazdan sonra sarılırlar, bayramlaşırlar ve dışarıya çıkarlar. Dışarıda oynayan çocukları görür Allah’ın Resulü. Sevinir onları görünce. Asrı Saadette çekilen çilelerle birlikte bu çocukların gülüp oynadıklarını düşünün.

Peygamberimizin (s.a.v) yüzünde tebessümler belirir. Sonra bir köşede ağlayan bir çocuğu görür. Yanına gider Nebi, o dayanamaz çocukların ağlamalarına. O ki, namaz kılarken bile sırtına binen torunları inene kadar secdesini uzatan bir Peygamberdir.

Başını avucuna almış ağlayan çocuğun başını okşar ve sorar Nebi: “Arkadaşların oynarken sen neden ağlıyorsun”? Başını kaldıran çocuk karşında kimin olduğunu bilmeden cevap verir: “Benim Babam en sevgilinin yolunda Uhud’da şehid oldu. Annem başkasıyla evlendi. Herkes babasının elini öperken ben elini öpecek bir baba bulamadım!”

İşte o an Resulün gözlerinden yaşlar akıyordu toprağa. Toprak sevinçle Rahmet Peygamberin gözyaşlarını emerken Efendimiz (s.a.v) çocuğu bağrına basıp evine götürür. Çocuğu doyurup, güzel elbiseler giydiriyor ve böyle biraz olsun gönlünü hoş ediyordu.

Sonra Resulullah, çocuğu yanağından okşayarak şöyle der: “İstemez misin Fatima kardeşin olsun, istemez misin Aişe annen, ben baban olayım?” Çocuğun bir anda çehresi değişir. Karşısında Resulullah (s.a.v) olduğunu daha yeni anlar. Heyecandan nutku tutularak ancak “Nasıl razı olmam, Ya Resulullah?” diyebildi.

Giydiği yeni elbiseleriyle oynayan arkadaşların yanına gider. O değişimi gören arkadaşları “sana ne oldu, az önce ağlıyordun” derler. Çocuk: “Vallahi açtım, doydum; çıplaktım, giyindim; yetimdim, Aişe annem, Resulullah babam oldu” der. Diğer çocuklar: “Keşke bizim de babalarımız Uhud’da şehit olaydı da, biz de öyle bahtiyar bir babaya kavuşmuş olaydık” derler.

Bu çocuğun adı, Beşir bin Akra (r.a.)’dır. Peygamberimizin vefatına kadar onun yanında kaldı. Peygamberimiz ebedî âleme göçtükten sonra Beşir bin Akra (r.a.) için asıl yetimlik başlamış oldu. Şöyle ağlıyordu: “İşte şimdi yetim kaldım, işte şimdi garip oldum.”

Sen gittin gideli, hepimiz öksüz ve yetim kaldık ya Resulullah. Bayramlarda sensiz kaldık ya Resulullah. Bayramlarda seni anmaktan aciz kaldık. Et yemek ve eğlenmek ile Bayramları geçirir olduk ya Resulullah. Seni unuttuğumuz gibi sana ve yoluna kurban olanları da unuttuk ya Resulullah.

Yetimlerin babasıdır Resulullah (s.a.v). O hiçbir yetimi boynu bükük bırakmazdı. O olsaydı şimdi, tüm yetimlerin imdadına yetişirdi.

Yazımın başında hayal gücünüzü kullanıp, yazacaklarımı sanki “eşiniz ve dostlarınızla otururken dinliyormuşsunuz” gibi okumanızı rica etmiştim. Sebebini sonra açıklayacağımı da belirtmiştim. Şu yüzden rica ettim.

Bayramlarımız her ne kadar eğlenme ve neşe günü de olsa, inanın dünyanın dört bir yanında yetim ve öksüz Müslüman çocuk mevcuttur çoktur.

Şu yeryüzünde,  bırakın tatlı şeker yemeği, bayram yapamayacak binlerce çocuk var.

Belki de bağışlarınızı yaptınız bile, Allah (c.c.) kabul etsin. Buna rağmen ricam şu ki, bayramında, çocukları gözeten Resulullah (s.a.v) gibi, çocukları düşünmeniz.

Onlar için dualarda bulunmanız. Kendi çocuğunuzu öpüp koklarken, Efendimiz (s.a.v) gibi yetim bir çocuk öpüp kokluyor muşsunuz gibi düşünmeniz.

Kalabalık bir yerde bayram kutlayacak veya ziyaretlerde bulunacaksanız eğer, Allah’ın resulünü, ashabı kiramı ve diğer Müslümanları düşünüp onlara dualarda bulunun. Midenizi et ve tatlılarla doldurup, “aman ne de olsa bağışımı yaptım, görevimi tamamladım” diye, vesveselere kapılmayın.

Çevremizde yetim, öksüz, muhtaç insanlar var mı diye gözetelim. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir”, hadisi şerifini unutmayalım.

Resulullah efendimiz (s.a.v) bayramlarda bizlerin yaptığı gibi, sadece giyinip kuşanıp, et, ciğer ve tatlı yiyerek bayramları geçirmemiştir. O, bayramları sevdikleriyle beraber geçirmesine rağmen, ümmetini unutmamıştır. Yetim ve öksüzleri bu günlerde daha çok düşünmüştür.

Unutmamak gerekir ki, Resulullah (s.a.v.) efendimiz de yetim ve öksüz idi.

Tüm İslam aleminin ve yakınlarımın bayramını kutlarım.

 

 

 

- Yorumunuz -

BU YAZILAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

- Bu yazıyı beğendiyseniz paylaşın lütfen -
Share via
Send this to a friend